Bir ülke kültürü, kendi somut biçimini sanat eserleriyle bulur. Bu yanıyla sanat eserleri, ulusların düşün hayatının önemli anıtları olduğu gibi, o ülkede yaşayan toplumsal varlığın da inkâr edilemez kanıtlarıdır… Sanatsal eserden yoksun toplumlar, tarihte görüldüğü üzere egemen devlet olarak yaşama şansına sahip olamamaktadır. Sanat kültürü zengin bir geçmişe sahip uluslar ise, egemenliklerine sahip oldukları gibi, egemen yaşama gücünü de yitirmezler.

Sanat eserinin içinde doğduğu kültürün oluşmasında başka kültürlerin de payı vardır. Bu açıdan yapılan gözlemler, sanatın sınırlar aşıcı karakterde olduğunu göstermektedir. Komşu, hatta uzak kültürlerin, bir ülke  sanatına katkısı çok yönlüdür; bu gerçekler, sanat kültürünün uluslararası bir dokudan oluştuğunu göstermektedir.

Bu açıdan sanat eserinin incelenmesi, hem genişliğine, hem derinliğine bir araştırmayı gerektirmektedir. Bu genişlik dünyanın bütün yüzeyi, derinlik de tarihin engin deneyimlerle örülü yüzyıllarıdır… Onun içindir ki dünya sanat tarihine yönelme, sanat kültürünün tanınmasında biricik yoldur.